KÜÇÜK BAKKAL

Evet...

Küçük bakkal öldük bittik kül olduk diye şikayetçidirler.

Marketler, alış veriş mağazaları bizi bitirdi derler.

Büyük balığın küçük balığı yediğini bilmiyormuydunuz.

Bir araya gelseniz de siz de bir alış veriş mağazası kursanız olmaz mıydı.

Bu memlekette sigarayı bir tezgah altında karaborsa satıldığı günleri ne çabuk unuttunuz.

1978 de Demirel tekrar başbakan olduğunda piyasada her şey normal fiyattan bulunur oldu.

Bir esnaf sızlanıyordu.

Bir ton zeytinyağı bir ton margarin kaldır şu kadar zararımız var diyenlere şahit oldum.

Demek oluyor ki kırk gün kar yağar bir gün av olur denince iyi idi de,

Piyasa yerine oturunca kötü mü.

Demek ki kurt bulanık havayı sever.

Bakıyorum da Aksaray esnafının biraraya gelip de alışveriş mağazasını göremiyorum.

Hep başka illerden gelip Aksaray pazarını ele geçirmişler.

O zaman sızlanmak hakkınız değildir.

Simitci diye dört kuruş sermayeli bir dükkanı dışarıdan gelip çalıştırıyor da para kazanıyor.

Sen de bakar kör olup yerinde say bakalım.

Demek ki Aksaray esnafında ticaret kültürü zayıf.

Ya ne var....

Ispanağın içine satılmayan sararmış tereleri karıştırmak var.

Böyle olunca elbette güven diye bir şey kalmaz.

Vatandaş ciddi alış veriş merkezlerine koşacak.

Hem de koca koca rakamlarla her malın üzerinde etiketler var.

Şu kaça bu kaça diye sormaya ihtiyaç yok.

Bana bir manav;

Ha bir yaz da marketler sebze ve meyve satmasın.

Ekmek parasına muhtaç kaldık diyor.

Büyük manav dükkanları açılmaya başladı.

İyi mal ve ehven fiyatlı olunca güvenilir olunca üretici de tüketici de memnun kalınca.

Bir sorun kalmaz.

Birlikten kuvvet doğar.

Dünyanın gidişatına ayak uydurmazsan,

Şaşkın ördek gibi geri geri gidersin.

Hebasını bilen kasap olacaksınız.

Kalın sağlıcakla...