Kurtuluş Yolunda Liderlik Etmek (3)
16 Eylül 2024, Pazartesi 06:44Generalin nutku tutuldu. Kısık ses tonuyla, “İngiltere'ye savaş mı açıyorsunuz? diyebildi. Atatürk fazla uzatmadı: “Savaş açmak mı? Siz yoksa Sevr Antlaşması'nın hala yürürlükte olduğunu mu sanıyorsunuz? Biz onu çoktan yırttık... Karşımda oturuşunuzu, sizi konuk saymama borçlusunuz! Bizim gözümüzde "Barış antlaşması yapmamış" iki devletiz. Savaş hukuku yürürlüktedir. Gemilerinizi derhal kara sularımızdan çekmenizi size ihtar ediyorum!”
O ateşli konuşmanın ardından İngiliz komutan odayı terk etti durumu acil koduyla İngiliz Hükümeti’ne aktardı. Olanlara tanıklık eden gazeteci Falih Rıfkı Atay içinden, "Başımızı yeniden savaş belasına sokacağız." diye geçirdi…Telgraflar havada uçuşuyordu. General Harington, İngiltere Savunma Bakanlığı’na gizli bir telgraf gönderdi: “...General Charpy, Mustafa Kemal’in Çanakkale’ye saldıracağnı söylüyor.”
Paris’te, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon Fransa Başbakanı Poincaré ile görüştü, “Mart ayından beri Mustafa Kemal’i konferansa getirmek için harcanan çabalar boşa gitti” dedi.
21 Eylül 1922. Akşam gazetesi muharriri Falih Rıfkı soluğu Atatürk’ün yanında aldı. Röportaj alacaktı. Konu Büyük Taarruz ve İzmir’in kurtuluşuydu. Adeta İngilizlere sesleniyordu:
“...Süvari tümenlerimizle, piyade kıtalarımız düşmanı ezip İzmir’e yürümekte birbirleriyle yarış etmişlerdir. İzmir rıhtımında süvarilerimizin kılıçları denizde şekillenirken, piyadelerimiz Kadifekale’de Türk bayrağını semaya yükseltti ler…”
Bir gün sonra ise bu kez İkdam gazetesi muhabiri Yakup Kadri Karaosmanoğlu yanındaydı. Ona da, izmir’de, barış şartları hakkında röportaj verdi: “...Askerî hareket, siyasî faaliyetin ümitsiz olduğu noktada başlar. Ümidin güven verici bir surette avdeti, orduların hareketinden daha hızlı, hedeflere erişmeyi temin edebilir”
Adeta kılıçla değil kalemiyle ders veriyordu. Aynı gün İstanbul ve Boğazlar üzerine harekât ile ilgili Kâzım Karabekir’e telgraf gönderdi: “Pek kuvvetli olmamıza rağmen siyasette de pek hesaplı ve mutedil bulunuyoruz. Herhalde meseleyi siyasetle çözümlemeyi tercih etmekteyiz”
General Harington, İngiltere Savunma Bakanlığı’na telgraf çekti: “...Mustafa Kemal tarafsız bölgeyi çiğnememe kararını bugün verecektir, sanırım. Çiğnerse, karşısında İngiltere’yi ve dominyonları bulacağını açıkça kendisine duyurdum.”
Ne dediğinin farkında değildi. Çanakkale’de ve Anadolu’da uğradıkları yenilgiyi unutmuştu. Ancak Fransız Başbakanı Poincaré öyle düşünmüyor; temkinli davranıyordu. İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a Paris’te bulundukları sırada, “Mustafa Kemal kuvvetleri ileri yürümek istiyor; Mustafa Kemal, onları frenlemeye çalışıyor. Çatışmayı önlemenin tek yolu Mudanya Konferansı’nı başlatmaktır” demişti.
23 Eylül 1922. İtilâf Devletleri Dışişleri Bakanları imzasıyla “Askerî harekâtın durdurulması ve bir barış konferansının toplanmasıyla ilgili” nota verildi…
Yaşananlar meyvesini vermeye başlamıştı. Atatürk ve silah arkadaşları hem Anadolu’yu ve bir kez daha Çanakkale’yi kurtarmaya hazırlanıyordu. Türk süvarileri, Çanakkale’de “tarafsız bölge” ye giriş yaptı…
İngiltere Koloniler Bakanı Churchill, Çanakkale’den (1915) sonra ikinci kez Atatürk’ün önünde diz çöküyordu. Kanada, Avusturalya, Yeni Zelanda ve Güney Afrika Birliği Genel Valilerine telgraf çekti: “Kabine, Avrupa’ya yapılacak Türk saldırısına, Mustafa Kemal’in istanbul’dan Müttefikleri atmasına karşı koymaya ve Gelibolu yarımadasını elde tutmaya karar verdi. Hükûmetinizin bir askerî birlik gönderip gönderemeyeceğini bilmek istiyorum”
General Harington 26 Eylül 1922 günü, Türk süvarilerinin Çanakkale’de girmiş oldukları “tarafsız bölge” dışına çekilmesi hakkında Atatürk’e telgraf çekti. Atatürk oralı olmadı. Adeta kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu. Aynı gün yanıtını verdi: “...Tarafsız bir bölgenin, şimdiye kadar Büyük Millet Meclisi Hükûmeti ile Müttefik Hükûmetler arasında kararlaştırılmış olduğundan haberim yoktur. Süvarilerimizin ve kıtalarımızın harekâtı, mağlup Yunan ordusunu takip harekâtından ibarettir”
Yanıt gecikmedi: “...Yunan donanması, bugün İstanbul’dan çekildi. Arzum çatışmaktan kaçınmaktır. Arzu ederseniz sizinle görüşmeye hazırım. General Harington”
Fransız hükümet ve askeri yetkilileri de İngilizlere destek veriyordu. Atatürk yılmadan ısrar ediyor gelen her türlü ültimatomu geri püskürtüyordu. Kardinal Gasparri’nin artık kan dökülmemesi ve bir an evvel barış yapılmasını isteyen telgrafına da yanıt verdi: “Yunan ordusunun terke mecbur olduğu bölgede bulunan bütün şehirlerimiz ve kasabalarımız yanmış ve ahali her türlü zulme maruz kalmıştır. Aynı zulüm, yeni bir şiddetle Trakya’da yapılmaktadır. Bu insanî hissi, bugünkü durumu yaratanlar katında uyandırmanızı sizden rica ederim”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Selam
16-09-2024 13:33Ingilizlerin neden tek kursun atman Istanbul'u terk ettiklerini derin tarihciler ahlaklari var ise ogrenmemislerdir inşaallah