ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ 101 İNCİ  İMZA YIL DÖNÜMÜ (3)

29 Temmuz 2024, Pazartesi 02:10

Lozan Barış Konferansı'nın olumsuz sonuçlanması üzerine Meclis'te tartışmalar yaşanmıştır. Mustafa Kemal şiddetle eleştiriliyor, İsmet Paşa beceriksizlikle suçlanıyor, Musul'un satıldığı ileri sürülüyordu. Tartışmalarının şiddetlenmesi, Mustafa Kemal'e Birinci Meclis'in görevini tamamlandığını, bu Meclis'te daha ileriye gidilemeyeceğini reformların gerçekleştirilmesi için yeni meclisin gerekliliğini düşündürmüştür. Birinci T.B.M.M. 16 Nisan 1923'te son toplantısını yapacak ve seçime gidilecekti. Konferans'ın birinci ve ikinci dönemi arasında geçen sürede, Mustafa Kemal, Lozan'a tekrar gidecek olan İsmet Paşa'nın pazarlık gücünü artıracak tedbirler almıştı. Meclis feshedilmiş, Türk ordusu kuvvetlendirilmişti. Konferans'ın en önemli meselelerden biri olan kapitülasyonların kaldırılması konusunda Türkiye ısrarlı olmaya devam edecekti.

Lozan Konferansı'nın ikinci dönemi 23 Nisan 1923'te başlamıştır. Üç ay kadar devam eden toplantılarda, halledilemeyen meseleler üzerinde görüşmeler yapılmıştır. Konferans’ın ikinci döneminde Türkiye'ye her türlü zorluğu çıkaran Lord Curzon'un yerini, Rumbold almıştı. Fransızları da Türkiye'de görevli General Pelle temsil ediyordu. Konferans'ın yapısı askıda kalan sorunlara paralel olarak değişmişti. Siyasî sorunlar daha önce çözümlenmiş, geriye ekonomik ve malî işleri kapsayan konular kalmıştı. Bu konular üzerinde duracak kişilerin devlet adamlarından çok teknik uzmanlar olması gerekiyordu. Haftalar gelip geçiyor, konferans uzuyordu. Kimse savaş istemediği için her maddeye bir çözüm yolu aranıyordu. Sonunda İngiltere'nin geri adım atışı ile herkesi memnun edecek birtakım formüller bulunmuştur. Borç sorunu ileride yapılacak antlaşmalara bırakılmıştır.

Tazminat isteklerinden vazgeçilmiştir. Kapitülasyonlar kaldırılacak, ekonomik konular Türk yasalarına göre ele alınacaktır.  Sonuçta İsmet Paşa'nın ilk günden itibaren vurgulamaya çalıştığı taraflar arası eşitlik kuralına uygun olarak 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşması imzalanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Antlaşma'yı 23 Ağustos 1923 tarihinde onaylamıştır. Lozan Antlaşması yeterli onay belgesi sayısına ulaşılması ile 6 Haziran 1924'te yürürlüğe girmiştir.

Lozan Antlaşması, 5 kısımdan, 143 maddeden oluşmaktadır. 45 maddelik birinci kısım, sınırlar, vatandaşlık ve azınlıklara ait hükümleri, 18 maddelik ikinci kısım malî hükümleri, 36 maddelik üçüncü kısım iktisadi hükümleri, 44 maddelik dördüncü ve beşinci kısımlar, taşıt yolları, sağlık işleri ve diğer konuları içine alıyordu. Antlaşma'nın belli başlı maddeleri şöyle açıklanabilir:

Suriye Sınırı, Fransızlarla imzalanan Ankara Antlaşması'nda gösterilen sınır olarak aynen kabul edilmiştir.

 Lozan Konferansı'nda Türk-Irak sınırı görüşülürken, Türkiye, Musul ve Süleymaniye bölgelerinin, halkın çoğunluğunun Türk olması sebebi ile Türkiye sınırları içinde kalması gerektiğini ısrarla savunmuştu. İngiltere ise, Musul'un Irak sınırları içinde kalmasında ısrarlı olmuştu. Türkiye'nin bölgede bir halk oylaması yapılarak sorunun çözümlenmesi önerisi de İngiltere tarafından kabul edilmemişti. Musul meselesinde bir çözüme varılamaması, barışı geciktireceğinden bu konunun çözümü konferans sonrasına bırakılmıştı.

Batı Trakya'nın elden çıkması önlenememiştir. Türkiye, Batı Trakya için halk oylamasına başvurularak, sorunun çözümünü önermiş, ancak, Yunanistan bu isteğe karşı çıkmıştır. Sonuçta Meriç nehrinin akım yolu sınır olarak kabul edilmiştir. Karaağaç ve yöresi, Yunanistan tarafından savaş tazminatı karşılığı Türkiye'ye verilmiş, Gökçeada ve Bozcaada Türkiye'ye iade edilmiştir. Yunan işgalindeki Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve Ahikerya adaları Yunanistan'a bırakılmıştır. Yunanistan'a bırakılan bu adalar askerden arındırılacaktı. Türkiye'ye bırakılan Gökçeada ve Bozcaada'da mahallî idare kurulabilecekti, İtalya’nın işgali altında bulunan Rodos adası dahil on üç ada ve bunlara tâbi olan adacıklar ile Meis adası İtalya'ya bırakılmıştır.  İtalya II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Meis adası ile birlikte, bu adaları Yunanistan'a bırakmıştır.

Kapitülasyonlar Lozan Konferansı'nda görüşülen en çetin meselelerden birisi olmuştur. Kapitülasyonlar esas itibariyle, bir ülkede yabancı devlet uyruklularına tanınan ayrıcalıktı. Kapitülasyonların verilmesindeki sebep o dönemde yasaların kişiselliğinde aranabilir. Bunun yanında Osmanlı Devlet adamlarının kendilerine yapılan başvuruları cömertçe karşılamaları ve diğer dinlere karşı hoşgörülü olmalarının da göz ardı edilmemesi gerekir. Osmanlı Devleti'nde Kapitülasyonlar zamanla Batılı devletler lehine tek taraflı olarak tanınan ayrıcalıklar rejimi olarak gelişmişti. XIX. yüzyılın yarısına gelindiğinde kapitülasyonlara ek olarak ticari sözleşmelerle yabancılara Osmanlı topraklarında tam anlamda ticaret serbestisi tanınmış ve ülke ekonomisi temelden baltalanmıştı. 1 Ekim l914'de Osmanlı Devleti kapitülasyonları kaldırma kararı almış, ancak, Sevr Antlaşması ile Kapitülasyonlar genişletilmiş olarak tekrar iade edilmiştir.

Lozan Antlaşması ile adlî, malî, ekonomik ve idarî alanlarda yüzlerce yıl sürüp giden kapitülasyonlar tüm sonuçları ile toptan kaldırılmıştır. Türkiye'deki yabancı ticarî kurumlar da, belli ve kasa bir geçiş döneminden sonra Türk kanunlarına kayıtsız-şartsız uyacaklardır.

Azınlıklar meselesi Lozan'da büyük tartışmalara sebep olmuştu. Türkiye bu konunun çözümünde Milletler Cemiyeti kararları ve antlaşmalarla ortaklaşa kabul edilmiş olan hükümlere göre hareket edilmesini savunuyordu. Türkiye bütün devletlerin kendi ülkelerinde azınlıklara tanıdıkları hakları aynen uygulayacaktı. Ayrıcalıklı bir durum ve geçmişte görülen herhangi bir denetim kabul edilmeyecekti. Özellikle İngilizler, azınlıklar sorununa çok ateşli yaklaşıyordu. Ermenilere Doğu Anadolu'da toprak verilmesi isteği bunların başında geliyordu.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.