RAMAZAN AYI VE PEYGAMBER EFENDİMİZ
11 Mart 2024, Pazartesi 09:12Bu mübarek ay ile ilgili olarak sevgili Peygamber Efendimizi dinleyelim:
- Ramazan ayının daha ilk gecesinde Cennetin bütün kapıları ardına kadar açılır; Cehennemin kapıları birer birer kapanır; azgın şeytanlar bağlanıp tesirsiz hale getirilir." ( Buhâri, Savm 5, Bed'ü'1-halk 11; Müslim, Sıyâm 1, 2; Tirmizi, Savm 1)
- Oruç tutan kimse, büyük günahlardan sakınırsa, iki Ramazan arasında yaptığı günahları affedilir. (Müslim, Taharet 16; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 229.)
- "Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi" bu aydadır." (Kadir suresi 3. Ayet)
- Ramazan ayını oruçla geçiren, bir de her ay üç gün oruç tutan kimseye bütün yıl oruç tutmuş gibi sevap verilir. Çünkü iyiliklere on katı sevap verilecektir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 263, )
- Bir ibadete ve iyiliğe on katı sevap verileceğini Allah Teâlâ da belirtmiştir.(Enam suresi 160. Ayet)
- Ramazan ayı Kur'ân ayıdır. Peygamber Efendimiz Ramazan'ın her gecesinde Cebrail aleyhisselâm ile buluşur ve o güne kadar inen Kur'ân âyetlerini karşılıklı olarak birbirlerine okurlardı. (Buhâri, Savm 7, Menâkıb 23.)
- Allah'ın Resulü her zaman cömertti; ama Cebrail aleyhisselâm ile çokça buluştuğu bu ayda, esen rüzgârdan daha cömert olurdu. (Buhâri, Bed'ü'I-vahy 6, Savm 7, Menâkıb 23, Fezâilü'l-Kur'ân 6; Müslim, Fezâil 50.)
Namaz kılan, zekât veren ve hacca gideni herkes görür. Fakat bir kimsenin oruç tuttuğunu sadece Allah bilir. Oruca riya ve gösteriş bulaşmadığı sürece, oruç tutan kimsenin Allah katında farklı bir yeri vardır. Peygamber Efendimizin bildirdiğine göre Allah Teâlâ bu özel durumu şöyle açıklamıştır:
- Oruç tutan kimse; yemesini, içmesini ve her türlü bedenî zevkini sadece ‘’Benim rızâmı kazanmak için bırakır.’’; bu sebeple onun ödülünü bizzat Ben vereceğim.
- Oruç tutan kimsenin çok sevindiği iki zaman vardır. Biri akşam iftar ettiği zaman, öteki de Rabbine kavuştuğu zaman. (Buhâri, Savm 2, 9, Libâs 78, Tevhîd 35, 50; Müslim, Sıyâm 161,)
Orucun ve oruçlunun değerini şimdi de Resûl-i Ekrem Efendimizden dinleyelim:
-Oruçlu bir ağzın kokusu, Allah yanında en güzel kokudan daha değerlidir.
- Sevap olduğuna inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kimsenin geçmiş günahları bağışlanır. (Buhâri, îmân 28, Savm 6; Müslim, Müsâfırîn 175,)
- Allah Teâlâ, kendi rızâsı için oruç tutanı, Cehennem ateşinden yetmiş yıl uzaklaştırır. ( Buhâri, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167, 168; Tirmizî, Fezâilü'l-cihâd 3 )
- Cennetin sekiz kapısı vardır. Namaz kılanlar, kıyamet gününde Cennete namaz kapısından; cihad edenler cihad kapısından, sadaka verenler sadaka kapısından gireceklerdir. Bu sekiz kapıdan birinin adı Reyyân'dır. O kapıdan sadece oruç tutanlar girecektir. Mahşer yerinde bir ara "Oruç tutanlar nerede?" diye seslenilecek. Oruç tutanlar yerlerinden doğrulacak. Onlar Cennete girince bu kapı kapanacak; artık oradan kimse girmeyecek. Reyyân kapısından girenler bir daha susuzluk çekmeyecek. (Buhâri, Savm 4, Bed'ü'1-halk 9, Fezâilü ashâbi'n-nebî 5; Müslim, Zekât 85, 86, Siyam 166)
Sahâbîlerden biri, Peygamber Efendimizden, kendisine fayda verecek bir ibadet tavsiye etmesini istedi. Resûl-i Ekrem ona "Oruç tutmanı tavsiye ederim. Onun gibisi yoktur" buyurdu. Böylece orucun gösterişten uzak, ihlâs ve samimiyetle yapılan müstesna bir ibadet olduğuna işaret buyurdu.
Kıymetli kardeşlerim Oruç, İslâm'ın dördüncü emridir ve:
- İnsanın manevî yönden gelişmesini sağlar.
- Tutan kimseyi kötü davranışlardan ve iffetsizlikten alıkoyar ve Cehenneme girmesine engel olur.
Allah Teâlâ, işte bu gibi özellikleri sebebiyle orucu hem Muhammed ümmetine, hem ondan önceki ümmetlere farz kılmıştır. Orucun "sayılı günlerde," yani yılda bir defa Ramazan ayında tutulmasını emretmiştir.
Oruç, sadece midemiz ile değil, dilimizle de tutulmalıdır. Bunu Peygamber Efendimiz şöyle anlatmıştır:
- Oruçlunun ağzından kesinlikle kötü söz çıkmamalı,
- Kimseyle kavga etmemeli,
- Yalan söylemekten, boş ve mânâsız konuşmaktan kaçınmalıdır.
- Eğer biri ona hakaret etmeye kalkarsa, "Ben oruçluyum" deyip geçmelidir. (Buhâri, Savm 2, 9; Müslim, Sıyâm 163-165; Ebû Dâvüd, Sıyâm 25; Tirmizi, Savm 55; )
Hem oruç tutup, hem yalan söyleyenin, yalan dolanla iş yapanın, yemeyi içmeyi bırakmasına Allah Teâlâ hiç değer vermeyecektir. Orucu oruç gibi tutmayanların eline, aç ve susuz kalmaktan başka bir şey geçmeyecektir.
Ramazan ayının oruçtan sonra en belirgin ibadeti teravih namazıdır. Sahâbîler, Peygamber Efendimizin kendi başına teravih namazı kıldığını öğrenince, bu namazı kendilerine de kıldırmasını istediler. Hz. Peygamber onlara sadece üç defa teravih namazı kıldırdı. Bu olay şöyle oldu: O yıl Ramazan ayının çıkmasına yedi gün kalmıştı. Her gece yatsı namazını kıldırdıktan sonra evine çekilen Peygamber Efendimiz, o gece mescitte kaldı ve Ashabına ilk defa teravih namazı kıldırdı. Teravih, gecenin üçte birine kadar devam etti. Ertesi gün ağızdan ağıza Peygamber Efendimizin teravih namazı kıldırdığı haberi yayıldı. Sahâbîler mescitte toplandılar; fakat Efendimiz o akşam teravih namazı kıldırmadı. Ertesi gün yine teravih namazı kıldırdı ve namaz gece yarısına kadar devam etti. Bir sonraki gün yine kıldırmadı. Nihayet Ramazan'ın çıkmasına üç gün kala, eşlerine ve kızlarına da haber göndererek bütün gece devam eden bir teravih daha kıldırdı. O gün Müslümanlar sahurlarını zor yapabildiler. Sevgili Peygamberimiz teravih namazının farz olabileceğini, bunun da Müslümanları zora sokacağını düşünerek bir daha teravih kıldırmadı. Herkesin teravih namazını kendi evinde kılmasını tavsiye etti. O günden sonra Sahâbîler, hem Peygamber Efendimiz zamanında, hem Hz. Ebû Bekir devrinde, hem de Hz. Ömer'in hilâfetinin ilk yıllarında teravih namazını evlerinde kıldılar. Teravih namazlarının camide cemaatle kılınması Hz. Ömer devrinde başlamış ve devam etmiştir.
Yüce Allah bu ayda yapacağımız her türlü ibadetimizi kabul buyursun ve günahları affolan kullarından eylesin.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.