ABAYLAR
Aksaray
19 Aralık, 2025, Cuma

ŞAHİN BEY -2-

19 Aralık 2025, Cuma 06:29

  O gün Kilis’ten bir şifre alındı. Katma'daki İkinci Fransız Tümen Komutanlığı’nın  Antep'teki Fransız Birlikleri'ne gönderilmek üzere hazırladığı 400 nakliye arabasından oluşan erzak  konvoyu, yarbay Andrea komutasında üç tabur piyade, iki bölük süvari, bir dağ bataryası, bir istihkam takımı ,16 makineli tüfek ve dört tanktan oluşan büyük  bir askeri birlik korumasında yola çıkmaya hazırdı.Bu adeta Antep için gelmekte olan bir felaketin haberiydi..

İlk iş,yoldaki köprüleri uçurmaktı.Dayısı Hacı Kara ile Kepkepzade Nuri Bey’i bu işe koşturdu. Döndüklerinde, Şahin Bey'i Acar Çeşmesi'nin başında buldular. Kaşları çatık, hırsından dişlerini birbirine geçirmiş, elinde dürbün, düşmanın yola çıktıktan sonra Kilis - Antep güzergahındaki köy ve mezralarda top mermileriyle yaptığı katliama kahrediyordu..Kilis-Antep şosesi üzerinde bulunan bütün köyler boşaltılmış,eli silah tutan bütün köylüler de Fransızları karşılamak üzere Şahin Bey'in yanına koşmuşlardı. Şahin Bey silahı olmayanlara silah verdi. Tecrübeli olanlarını müfreze kumandanlığına tayin etti. 

 Andrea'nın yönetimindeki ejderha, sabahleyin gözünü açar açmaz Kızılburun ve Kertil tepelerine sürekli ateş yağdırmaya başlamıştı. Fransız kolu bu ateş desteği altında Kertil ve Kızılburun tepelerini rahatça geçmişti. Yoğun topçu ve makinalı tüfek ateşi altında bunalan savaşçıların, siperlerini bırakarak geri çekilmeleri, Şahin beyi çok üzmüştü. Kendisinden ayrılmayan pek az yiğitle  Beşgöz tepesine çekilen Şahin, buradan  Fransızlar  üzerine durmaksızın mermi yağdırıyordu.

 Kuvayı Milliyeciler,akşam belki de son durum muhakemesini yapmak üzere köyden bir hayli uzakta olan Dokurcum Değirmeni'nde toplandılar. Şahin Bey değirmene geldiğinde bir heyetle karşılaştı. Heyet-i Merkeziye'nin bazı mensupları, Antep  eşrafından bazı kimseler ile Jandarma Bölük Kumandanı Esat Bey değirmende onu bekliyorlardı. Antep'te halkın korku ve telaş içinde olduğunu, şehirde göç seslerinin yükselmeye başladığını, bazılarının yataklarını denklediğini anlatan heyet, sözlerinin sonunda:

- Ne yapın edin, düşmanı burada durdurun, Antep’e sokmayın. Eğer düşman yarın akşama kadar durdurulursa Kılıç Ali Bey de topları ve makinalı tüfekleri ile imdadınıza yetişecektir.

 - Üzerinde bulunduğumuz arazi savunma yapmaya müsait değil,böyle düz bir arazide düşmanın elindeki bunca tanka ve topa uzun süre mukavemet edebilmemiz mümkün değil..Bir kere bunu böyle bilin ağalar..Ama bütün buna rağmen size söz veriyorum, düşman  cesedi mi çiğnemeden Antep'e giremeyecektir!

28 Mart sabahı erken saatlerde, kolun hareketinden evvel Fransız topçuları, önce  Karayılanın işgalindeki mevzilere şiddetli bir ateş açarak buradaki kuvvetleri dağıttı.Ardından Boyno’nun oğlu Memik’in mevzilerini darmadağın etti. Artık bütün topların, bütün tankların, bütün makinalı tüfeklerin ve altı bini aşkın düşman askerinin yegane hedefi Şahin Bey ve etrafındaki bir avuç Kuva-yı Milliyeci idi. Fransız topçusu aralıksız üç saat boyunca Şahin Bey ve arkadaşlarının mevzilerini dövdü.

 Şahin Bey  şoseye en yakın ateş hattına kadar gitmişti. Savaş gittikçe şiddetleniyordu. Biraz sonra cephenin sol kanadı çözülmeye; buradaki çeteler Dokurcum köyü istikametinde geri çekilmeye başladı. Arkalardan bir ses Şahin Bey’e:

-Duracak vakit kalmadı, çekilelim.

Fakat o hemşerilerine söz vermişti "düşman cesedimi çiğnemeden Antep'e giremez" demişti. Sözünden dönemezdi. Kaçamazdı. Kaçmadı... Şoseye doğru koşmağa başladı, köprünün üstüne  fırladı. Yüksek kenar taşlarını siper etti kendine.

Köprüye ayak basan ilk düşman askerini vurdu.

İkincisini vurdu.

Üçüncüsünü, dördüncüsünü vurdu.

Sağa döndü vurdu, sola döndü vurdu.

Gerçekten de destanlardan çıkmış gibiydi. Destan kahramanı gibiydi. Tıpkı Yemen de yaptığı gibi, Trablusgarp'ta, Balkan Harpleri'nde,Çanakkale cephesinde yaptığı gibi, yeni bir destan yazıyordu Mehmet Sait. Bir süre sonra Fransızlar hayretle fark ettiler ki Şahin bir orduya karşı tek başına savaşıyor!

Bir başına koca bir birliği mıhlamıştı köprüye, fakat doludizgin köprüye dalan bir Fransız’a daha nişan alınca anladı ki, mermisi bitmişti!

 Mermisi bitmişti ama köprü mahşer meydanı gibi asker kaynıyordu hala.. Tüfeğine süngü taktı, ayağa kalktı, akın akın gelen Fransızların karşısında ve köprünün üzerinde bir ululuk ve kahramanlık heykeli gibi durdu.

 Şahin'in direnişi sebebi ile birkaç saatlik yolu üç günde alabilen Fransızlar ,onun süngülerle delik, deşik ettikleri naaşının yanında on yedi askerlerinin ölüsünü buldular. Antep’teki Fransızların Büyük Kızılasar dolaylarına gönderdiği askerlerle birleşen Andrea 28 Mart 1920'de Antep'e girecekti.

 30 Mart’ta Şahin Bey’in naaşı Mülk’e getirildi. Köydeki kadınlar köyün yaşlılarıyla birlikte şehidin cenazesini defnettiler. Zeynep,büyük bir metanet içinde cenazeyi defnettikten sonra:

-Bire on alamazsam, bana Türk anası demesinler, diye haykırıyordu. On bir yaşındaki oğlu Hayri ile Antep savunmasında  yerini alacak ve kocasının, babasının intikamını düşmandan almak üzere Kuvayı Milliye’nin fedaileri arasına katılacaktı. Şahin'in şehadetine ise dağlarda kurtlar, kuşlar; sazın tellerinde ozanlar ağlayacaktı:

Şahini sorarsan 40 yaşında

Süngüyle delindi köprü başında

Çeteler toplanmış ağlar başında

Uyan Şahan uyan gör neler oldu?

Sevgili Antep'e düşmanlar doldu.

KAYNAKÇA

Yaşar ALADAĞ,Ayıntap’ın Kuvvacıları,Galeati Yy., Ankara ,Ekim 2018,

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.