TEKNOLOJİ

Yıl 1938,

Belediye önündeki park yerleri buğday pazarı idi.

Pazara getirilen buğday çuvallarının işgal parasını toplayan tahsildar Mustafa Sertkan vardı.

Ankara’dan bir bisiklet almış.

Tahsildar kulübesinin önüne park etmişti.

Seyircisi çok idi.

Aksaray ilk defa bisikletle tanış olmuştu.

Hele bin de bir görelim diyenleri kırmayan Mustafa Sertkan,

Bisiklete biner bugday yığınları arasında dolaşırken hayranlık duyardı seyredenler.

Bir de şimdiye bakınız...

Yollar arabalarla dolu.

İşte buna teknolojinin zaferi denir.

İş bankası karşısında TOFAŞ vardı.

Sahibi Turan Polat, Postaneye yıldırım yazdırmış.

İkinci olmuş. Ankara ile bir türlü konuşamamıştı.

Sinirlenen Turan Polat;

Allah belasını versin böyle postanenin diyerek,

Telefon  avizesini sokağa fırlatmıştı.

Şimdi ise herkesin cebinde bir cep telefonu.

İstediği dakikada dünyanın bittik ucu ile haberleşiyor.

Teklonojinin zaferi denir buna.

Öyleyse Türkiyemizde klasik liselerden ziyade teknik okullara ağırlık verilmeli.

Elin gavuru telsiz telefonu keşfetmiş gelişmemiş ülkeleri soyuyor.

Ve zengin oluyorlar.

Türkiye’de gelişmişlik var şimdi.

Halk çoğunlukla okumuş durumdadır.

Ve fakat araştırma imkanımız yok.

Elden kopya çekerek sınıf geçmeye bakıyoruz.

Teknolojiye ağırlık veren bir eğitim sistemine şiddetle ihtiyaç vardır.

Kalın sağlıcakla...