ABAYLAR
Aksaray
29 Ocak, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

TÜRK TARİH KURUMU’NUN KURULUŞU VE ÇALIŞMALARI (2)

12 Şubat 2024, Pazartesi 09:03

Aziz Efendiler, yakın zamanlara kadar, şimdiki medeniyetimizin yegâne kaynağı Yunanistan ve Roma bilinirdi. Halbuki, bugün katiyen tahakkuk etmiştir ki, Yunan medeniyeti orijinal değildir. Yunan dediğimiz İyon medeniyeti, kendisinden daha eski Türk medeniyetlerinin ancak naklidir.

Vatanı düşman istilâsından eski zaman mucizelerini hakikaten gölgede bırakacak surette kurtardıktan sonra milletimizi esaslı bir inkılâbın siyasî, toplumsal, iktisadî prensipleriyle donatan Millî Kahraman Büyük Gazi’nin millî tarihimizle bizzat meşgul olması ve heyetimizi yüksek himayelerine almaları Türk milletinin yüksek talihine, tezimizin ve davamızın doğru olduğuna parlak bir delil, aynı zamanda bir teminattır...”

Türk Tarih Heyeti, Afet İnan’ın belirlemesine göre, ilk toplandığı 4 Haziran 1930’dan, 29 Mart 1931 tarihine kadar 8 resmi toplantı yapmış, bu dönemde tarih konuları, Atatürk’ün de bulunduğu toplantılarda görüşülüp tartışılmıştır. Toplantı yeri ise Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi’nin görev yaptığı Ankara İstasyonu -şimdiki Atatürk Müzesi- binasıdır.

Türk Tarih Heyetinin en önemli eseri, Atatürk’ün telkinleriyle oluşan yeni “Türk Tarih Tezi”ni içeren  “Türk Tarihinin Ana Hatları” isimli kitaptır. Dar bir kadronun incelemesi için hazırlanan kitabın basımından 1 yıl sonra 1931’de “Türk Tarihinin Ana Hatları-Methal Kısmı” isimli 87 sayfalık bir kitap 30,000 adet basılarak satışa çıkarılmıştır.Kitabın önsözünde Atatürk’e atfedilen şu sözler bulunmaktadır:

“Ey Türk Milleti! Sen yalnız kahramanlık ve cengâverlikte değil, fikirde ve medeniyette de insanlığın şerefisin… Hafızasında binlerce yılın hatırasını taşıyan tarih, medeniyet safında lâyık olduğun mevkii sana parmağıyla gösteriyor. Oraya yürü ve yüksel! Bu senin için hem bir hak hem de bir vazifedir.”

Kâinatın, tarihinden, insanın yaradılışından başlayarak, Türk’ün tarihini çağdaş kavimlerin tarihleriyle birlikte Cumhuriyet dönemine kadar anlatan “Türk Tarihinin Ana Hatları” kitabı, Türk Milleti için milli bir tarih yazmak ihtiyacıyla atılmış ilk adımdır.

Türk Tarih Heyeti, Türk Ocaklarının 12 Mart 1931’de toplanmış olan 7 nci kurultayında kapatma kararı alması üzerine 29 Mart 1931’de yaptığı son toplantıda, kurucusu Atatürk’ün telkini ile “Cemiyet - Dernek” olarak tarihi görevine devam kararı almıştır.

12 maddeden oluşan Cemiyet tüzüğünün 1 nci maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti Reisi Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin yüksek himayeleri altında ve Ankara şehrinde "Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti" adlı ilmî bir cemiyet kurulmuştur." hükmü yer almakta, yapacağı çalışmalar, 4 ncü maddede aşağıdaki şekilde özetlenmektedir:

  1. Toplanıp ilmî tartışmalarda bulunmak,
  2. Türk tarihinin kaynaklarını araştırıp bastırmak,
  3. Türk tarihini aydınlatmaya yarayacak belge ve malzemeyi elde etmek için icap eden yerlere araştırma ve keşif heyetleri göndermek,
  4. Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin mesaisinin semeresini her türlü yollarla yayına çalışmak"

3 Ekim 1935 tarihinde adı, "Türk Tarih Kurumu"na çevrilen Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin kuruluşundan sonraki ilk işi, liseler için dört ciltlik tarih kitaplarının hazırlanması olmuş, bu dev eser, Atatürk'ün, çalışmaları sürekli izlemesiyle kısa bir zamanda tamamlanarak Millî Eğitim Bakanlığınca bastırılmıştır. Bunu ortaokul ve ilkokullar için hazırlanan tarih kitapları izlemiştir.

Bu arada 2-11 Temmuz 1932 tarihlerinde toplanan 1 nci Türk Tarih Kongresi'nin asıl amacı, bu kitaplarda yerini bulan yeni tarih görüşünün ve tarih öğretiminde tutulacak yolun öğretmenlere ve kamuoyuna anlatılmasıdır.Ata­türk, önce 14 Şubat 1932 tarihli emriyle, tarih öğretmenlerine Temmuz ayında bir kurs düzenlenmesini istemiş, Millî Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapılarak düzenlenen "Tarih Öğretmenleri Kursu" sonradan "1 nci Türk Tarih Kongresi" adını almıştır.

Atatürk'ün bu düzenlemeden elde etmek istediği bir sonuç da, üniversitenin tarih ile ilgili öğretim üyeleri ile lise ve ortaokullar tarih öğretmenleri arasında yeni tarih anlayışı bakımından bir tanışma zemini sağlamak, varsa kuşkuları ortadan kaldırmaktır.

İlk olarak 1937 yılında Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın "Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devlet­leri, Siyasî, “Îdarî, Fikri, “İktisadî Hayat ve İlmî ve İçtimaî Müesseseler, Halk ve Toprak" adlı eseri yayınlanmıştır. Bu arada kurum,1933 yılından beri Millî Eğitim Bakanlığı ile birlikte yürüttüğü kazı faaliyetleri yanında ilk kez kendi imkânlarıyla 22 Ağustos 1935 tarihinde (Alacahöyük) kazılarını başlatmış, bunu Trakya ve Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde yapılan kazılar ve arkeolojik araştırmalar izlemiştir.

1935 yılında kurum, yeni bir çalışma dönemine girmektedir. Kültür Bakanlığı, bütün bakanlıklar ve ilgili kuruluşlara gönderdiği 19 Temmuz 1935 tarihli genelgede; Türk Tarih Kurumunun yeni faaliyeti hakkında Atatürk'ün görüp onayladığı bu ön projeye göre bütün devlet ve ulusal kurumların Türk Tarih Kurumuna fiilî ve pozitif yardımda bulunması ve bu yardımın ulusal ve kutsal bir görev sayılması belirtilmektedir.

Türk Tarih Kurumu, bu plân doğrultusunda kendisine düşen görevleri en iyi bir şekilde yerine getirmeye çalışmış, 1935’te yayınladığı Pirî Reis'in "Kitab-ı Bahriye" ve "Haritası"nın tıpkıbasımı ve ayrıca Türk tarihinin kaynakları, bu kaynakların eleştirmeli baskıları, Türk tarihine dair araştırmaların çevirileri ve bir tarih hazinesi olan yurdumuzun çeşitli bölgelerinde halen de sürdürülmekte olan kazılara dair raporlar ve bunlarla ilgili araştırmalar ve arkeolojik monogra­filerle Yüce kurucusunun ilgisine lâyık olmayı kendisine ilke olarak almıştır.

Bu dönemde kurumun hayatında önemli bir uğraşı da, 2 nci Türk Tarih Kongresi’dir.  1937 yılı Eylülünde toplanmış olan bu kongreye dünyaca ünlü bilim adamları katılmıştır. Kongre, sonuç olarak, Türk Tarih Kurumu tarafından ortaya konan bilimsel gerçekler etrafında büyük bir bilim adamı kitlesinin birleşmiş bulunduğunu göstermiştir.

Türk Tarih Kurumunun bu dönemdeki çalışmaları içinde önemli bir olay da, nihayet Türk tarih biliminin sesini duyuracak, Türk araştırıcılarının çalışmalarını dünyaya tanıtacak bir yayın organına kavuşmasıdır. Adını bizzat Atatürk'ün koyduğu BELLETEN, 1937 yılı Ocak ayından itibaren üç ayda bir sayı olarak yayın hayatına girmiş ve bu güne kadar hiç aksamadan yayın hayatına devam etmiştir.

Atatürk, yaşamının son günlerine dek kurumun çalışmalarına kendisi önderlik etmiş, çalışma plânını kendisi çizmiştir. Türk ve Türkiye tarihini aydınlatacak araştırmacılara yol gösterici nitelikte aşağıdaki direktifleri vermiştir:

".... Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir, yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır."

"Biz daima hakikat arayan ve onu buldukça ve bulduğumuza kani oldukça ifadeye cüret gösteren adamlar olmalıyız."

Atatürk'ün Türk Tarih Kurumuna ve çalışmalarına verdiği önem, 5 Eylül 1938'de düzenlediği vasiyetnamesinde parasal varlığından kurum için de bir pay ayırtmasıyla kanıtlanmıştır. Türk Tarih Kurumunun ana geliri, bu vasiyetnameye uygun olarak, Atatürk'ün İş Bankasındaki hisse senetlerinden oluşmaktadır.

Atatürk’ün bütün Türkler’in kalbinde sonsuzluğa uğurlanmasından sonra da Türk Tarih Kurumu, çalışmalarını aynı içtenlikle sürdürmüştür.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.