18 MART ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ VE ÇANAKKALE
19 Mart 2025, Çarşamba 06:00
Düşmanlarımız, yüzyıllardır teknik veya sayısal gücüne güvenerek savaşı kazanacağından emin olmuş fakat insan ve iman faktörünü genelde dikkate almamıştır. Yüzyıllardır zaferden zafere koşan ve İslam Sancağı'nı şerefle dalgalandıran Türk Ordusu'ndaki iman ve inancı küçümsemiştir. Maddi güçler teknik anlamda üstünlük sağlasa da Mehmetçiğin göğsünde kavileşmiş imanı yıkamamıştır. Çünkü Türk Ordusu'ndaki iman gücü, topla tüfekle yıkılacak sıradan bir kale değildir. Allah'ın rahmetiyle kuşattığı bu kale (kalp), çelik siperlere, çelik yeleklere bile ihtiyaç duymaz. Bu sağlam iman ve azim var oldukça, hiçbir kuvvet ona boyun eğdiremez. İslam inancına göre kalp Allah'ın evidir. Bunu Yunus Emre “Gönül çalabın tahtı, Çalab gönüle baktı.” diyerek ne güzel dile getirmiştir. Mehmetçik, geçmişten günümüze, Allah'a sonsuz bir kabullenişle iman etmiş ve ölmekten asla korkmamıştır. Çünkü O'nun için hak yolunda yapılan bir savaştaki ölüm, Allah'a, Peygambere ve sevdiklerine kavuşmaktır. Bu inanç ve irade sayesinde Türk Ordusu her zaman muzaffer olmuş ve milletinin, devletinin namusunu korumuştur. Mehmetçik, sadece Allah'ın huzurunda boyun eğmiş, sadece O'na kulluk etmiştir. Mehmetçik şehit olup güneş gibi batarken, Türk Milleti ve İslam Dini ayakta kalmakta, hilal ise yükselmektedir.
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
''Peygamberlikten sonraki en yüce mertebeye ulaştıkları” hadisle ilan edilen şehitlerin izzet ve yüceliklerine dair övgü dolu bir sesleniş yapmak istesek, bundan daha güzelini yapılabilir miyiz?
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd‟i...
Bedr‟in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâbe‟yi diksem başına,
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına,
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle,
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana,
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Şehitler için gök kubbeyi türbe yapan, gökleri ve yıldızları onların hizmetine sunan ve onlara övgüler dizen Mehmet Âkif, bütün bunlara rağmen onların büyüklükleri karşısında söylediklerinin yetersiz kaldığını düşünmektedir ve
“Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber. “ diyerek sonlandırmaktadır.
Şehadet, inanan bir müslüman için âlemlerin efendisi olarak yaratılan Peygambere yakın olmaklada ödüllendirilmiştir. Allah, bu ödülü kendi yolunda savaşan ve din, millet, vatan için canını veren kulları için boşuna bağışlamamıştır. Yüzyıllardır küffarın vahşetine ve baskısına karşı iman gücü ve inanç birliğiyle el ele, gönül gönüle savaşan Mehmetçiklerimiz, hem vatanlarını korumuşlar hem de büyük bir mükâfata layık görülmüşlerdir. Bu büyük mücadele ve inancın ödülü olarak Peygamber, şefkat ve merhametiyle kucağını sonuna kadar açmış, beklemektedir. Tarih boyunca Türk milleti dinini, bayrağını, vatanını, milletini korumak için canını feda etmekten çekinmemiştir. Asırlarca İslam'ın sancaktarlığını yapan Türkler, bu topraklarda ezan sesi susmasın, bayrağımız inmesin diye peygamber ocağı olarak bellediği kışlalarda askerlik vazifesini yerine getirmekten imtina etmemiş, yeri geldiğin de bu uğurda kanını dökmüştür.
Her kim dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse ona da bundan veririz. (Al-i İmran Suresi 145. Ayet)
Bazıları dünya nimetlerini dilemiş ve ona kavuşmuştur. Ahretten alacakları kalmamıştır. Sizler ise Allah'a kavuşmayı dileyenlerden olursunuz inşallah kardeşlerim.
Kazanmak istiyorsan zaferi,
Allah Allah!.. sesleriyle doldur gökleri,
Susup bekleyene her yer zemheri,
Haydi silkin Mehmetçik, ileri...!
*Mavi Berem 2 ŞÜHEDA adlı kitabımın önsözünden alıntıdır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.