AKSARAY İSMİNİN KAYNAĞI NEDİR?
01 Aralık 2017, Cuma 09:33Çokça bilinen ve her yerde anlatılan masal kısmını yazmayacağım. Çünkü ben eleştireyim diye yanlış olanı yazdığım zaman maalesef bazılarına göre bu tekrar oluyor. Onun için yanlışı tekrar eder gibi olmamak adına hatalı bilgilerin detayına girmeyeceğim.
Aksaray’ın isminin kaynağı nedir ne değildir konusuna girmeden önce bir şeyi yeniden hatırlatmam gerekecek. Bu da “Darü’z-Zafer” isminin yanlış yazılışıdır. Doğrusu varken hem de ciddi kaynakların tamamında böyle yazılıyken neden ısrarla “Dar’ül-Zafer” ya da “Dar’üs Zafer” diye yazarlar anlamak mümkün değil.
En son bir tanıtım-haber videosunda Aksaray’ın isminin nereden geldiğiyle alakalı halka mikrofon uzatılmış. İyi de haberin başlığında “Dar-üs-Zafer” yazıyordu. Doğruları bulmak için uğraşanlar da yanlış yapmış. Neden böyle yazdınız diye yapana sordum. Bu işin merkezine yani kültür ve turizm müdürlüğünün sitesinden aldık demesinler mi? İnanamadım ve siteye baktım. Evet sitede de aynen “Dar-üs-Zafer” yazıyordu. İlk düğmenin yanlışlığı örneğindeki gibi sonrakiler de buna bakarak yanlışı tekrar etmişler. Kısacası yazışın doğrusu “Darü’z-Zafer”dir.
Aksaray’ın isminin kaynağı Selçuklu sultanların birisinin kızının aşk acısıyla inleyip sarayın ve saraydakilerin duyacağı “ahh” seslerinin zamanla “ak” olması değildir.
1.Ulusal Aksaray Sempozyumu’nda Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın hocamızın da hatırlattığı gibi Aksaray’a verilen adlarla ilgili çeşitli görüşler vardır. Eski Hitit metinlerinde anılan Nenessa ~ Nenossos, eski Asur metinlerinde geçen Şinakatum ~ Şinuktu adlarının Aksaray’a ait olduğu görüşleri bulunmaktadır. Narām-Sin’den söz eden eski bir Hitit metninde ve Hititlere ait çeşitli metinlerde geçen Kurşaura şehrinin ise bugünkü Aksaray’ın bulunduğu bölgedeki yerleşim biriminin adı olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır. Hititlerden sonra şehrin adı Kurşaura Antik Çağ’da karşımıza Garsaura (Garsaoura) olarak çıkar.
Yine birçok kaynağın ittifakla söylediği şudur ki, yaklaşık iki bin yıllık sürede şehrin Hititçe adı varlığını korumuştur. Sonrasında Kapadokya kralı Archelaus’un (MÖ I yy – MS 17) şehre verdiği önemle isim Archelais’e dönmüştür.
Yine Akalın’ın tebliğinden önemli bir hatırlatma yapalım. “Şehrin adının 593 yılına ait bir sikkede Aksara olarak geçmesi en ilgi çekici veridir. Bu bilgi, şehrin adının daha VI. yüzyılda Aksara olarak değiştiğini göstermektedir. Bölgede Türk hâkimiyetinden öncesine rastlayan bu yazılışın. Adın bu biçimi daha sonraki Bizans kaynaklarında Ta Aksara ve Taksara olarak karşımıza çıkar”. Bu bilgiyle bir şeyin %100 doğru olmadığını hatta doğruluk payının bile şüpheli olduğunu düşünebiliriz. O da beyaz taşlardan yapılan saraydan sonra şehrin adının Aksaray olduğudur. Bu zorlama bir hikâyedir. Tahmin ediyorum ki, bu yazımdan sonra da genellikle olduğu gibi birileri “ya Fırat Hocam neden ille de gavurların koyduğu isimleri ön plana çıkarıyorsunuz ve o dönemleri hatırlatıyorsunuz ki. Ecdadımız saray yapmış ve isim konulmuş. Çok deşeleyip de İslamî dönemleri gölgede bırakmayın”. Şaka filan değil; böyle düşünenler var. Düşünün artık nelerle uğraşıyorum.
Yazıyı kapatmadan önce birkaç örnek vereyim de ülkemizdeki şehirlerin çoğunun isim kaynağının çook öncelere gittiği anlaşılsın. Antakya’nın isminin kaynağı Antiocheia’dır. Büyük İskender’in komutanlarından Seleucus Nicator tarafından kurulan şehre babası Antiochus’un şerefine “Antiocheia” denilmiştir.
Kayseri’nin ismi de yeni değildir. Kaisareia adını MS 17’de aldı. Kapadokya Kralı, Roma İmparatoru’nun onuruna şehre “Kayser’in Yeri” anlamında Kaisareia adını vermiştir. Kayser Roma’da, Jul Sezar ve sonrasındaki imparatorlar tarafından kullanılan unvanlardandır.
Çok uzatmaya gerek yok aslında. Konya ve Niğde’nin isimleri de bu minvaldedir. İkonium Konya’ya; Nahita da Niğde’ye dönmüştür. Yani Horasan’dan gelenlerin araziyi beğenince “konalım mı?” sualine “kon ya!” dedikten sonra “Konya” oldu nasıl hikaye ise Aksaray’ın da ismin hikaye ile anlatanlar var. Umarım bundan sonra hakikati dillendirirler.