Arkayı sağlama alınca
28 Aralık 2017, Perşembe 09:08Belediye Başkanı Haluk Şahin Yazgı’nın aday olduğu dönemdi, o dönemin İl Başkanı Yıldırıcıda var. Eski Büyük Birlik Partisi İl Başkanı Veysel Yıldız’ı Galericiler sitesinde ziyaret etmişlerdi. Ben ve Eski Milletvekilimiz Sayın İsmet Gür’de vardı. Son günlerde de ortadoğuda yaşanan olaylar konuşulurken Sayın Gür bir yaşanmış fıkra anlattı, sizlerle paylaşayım. Fıkra İsrailin o dönem ABD’yi arkasına alıp Filistine saldırması idi. Ama artık o dönemin geride kaldığını geçtiğimiz günlerde gördük ve süper güçlerde söndü. Fıkra şöyle;
“Nevşehir il olmadan şehre gelenler devamlı eşekle şehre geldikleri için, şehri çirkin gösterip, hayvanlar caddeye pislermiş. İl olunca yeni gelen vali Bey bu durumu görünce müdahale etmiş. Şehirde eşek görmemesi için talimat vermiş, gördüklerinde toplatıyormuş.
Bir gün yine köyden bir hemşerimiz eşekle şehre gelmiş. Eşeğini direğe bağlayıp alışverişe gitmiş. Dönüşte baksa ki eşek yerinde yok, sorup soruşturuş. Eşeğin görevlilerce Valilik önüne çekildiğini öğrenmiş. Eşeği kurtarmak için valiliğe doğru gitmiş, bakmış eşek orada bağlı.
Sahibini gören eşek anırmış. Adamda eşeğe demiş ki, “ arkanı Valiye dayadında anırın değilmi” demiş.
Bazen arkasını süper güç gördüklerine dayayanlar olabiliyor. Onları dost zannedip bağırıyor. Ama zalimleri dost görsekte onlar hiçbir zaman bize dost olmazlar. Bu yazıyı kaleme almadan önce İcazül Kuran tefsirinde Maide süresinin 51 ayetini okuyordum. Bu konuyla bağlantı yapmak için bu ayeti ve düşünceyi sizlerle de paylaşmakta fayda gördüm.
“ Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost ittihaz etmeyin! Zira onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden her kim onları dost ittihaz ederse, o kimse onların zümresinden ve Allah’ın sevmediği kullarından olur. Tahkik (soruşturmak) Allah-u Teâlâ, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinenleri hidayete erdirmez. Çünkü onlar zalimlerdir.” (Maide S. A.51)
Allah Kuran-ı Kerimin birçok ayetinde olduğu gibi bu ayetinde de Yahudi ve Hıristiyanlarla dostluktan men ediyor. Din ve inanç noktasında onları dost edinmeyin.
Harplerde onlara yardım etmeyin ve onları desteklemeyin. Onların hükümlerini, örf ve adetlerini kabul etmeyin. Ehl-i Kitabı veliyyu’l-umur ittihaz etmeyin, devletin önemli mevkilerine onları getirmeyin.
Onlara tazim (saygı) ve methi (övmeyin) senada bulunmayın. Yahudi ve Hristiyanları hiçbir zaman kalben sevmeyin ve onlara emniyet edip güvenmeyin. Dünyevi ve ahiret işlerinizde onları sırdaş tutmayınız. Onları sürekli cizze (vergi) vasıtasıyla devamlı zillet altında tutun. Size karşı şevket ve kuvvet sahibi olmalarına fırsat vermeyin. Bu noktalarda dostluk yapmak haram ve nifaktır.
Dünyevi muamelelerde ise, sır vermemek şartıyla onlarla müdarat (dostluk) yapmak caizdir. Mesela Fen ve sanat onlardan öğrenilebilir. Onlarla zaruret halinde ticaret yapılabilir, kızları ile evlenilebilir.
Bakın bize dost olmama hususundaki uyarıları gördük, nelerle dostluk kuracağımızda yine yüce rabbimiz bize gösteriyor. Peki dinimiz bunları söylerken bizler ne yaptık. Yahudi ve Hristiyanları kucağımıza alarak onlarla dost olduk. Neticede ne zaman güçlensek tepemize bir balyoz indirdiler. Dün dost zannettiklerimiz bugün bizim fırsatımızı bulduğunda yok etmeye çalışıyorlar. Ama hala onları haklı görmeye çalışanlarımız mevcut.
Kendi aralarında birbirlerine dokunup tepişen var mı? Her şeyleri ile Müslüman ülkelere saldırıyorlar. Sevgili İsmet ağabeyin dediği gibi sırtlarını birbirlerine dayayınca Nevşehir eşeği gibi anırıyorlar. Bize düşen ise bunlara alet olmadan birbirimizi sevmek ve kucaklaşmak.