ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

KURTULUŞ SAVAŞI KAHRAMANI İSTİHBARATÇI JANDARMA YÜZBAŞI MÜMİN AKSOY (GAVUR MÜMİN)

05 Mart 2024, Salı 09:09

26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruzu takip eden günlerde, Uşak civarında yapılan muharebelerde, Yunanlıların Küçük Asya Orduları Komutanlığı'na yeni atanan General Trikopis yanındaki generallerle birlikte esir alındı.

İzmir'in 9 Eylül 1922'de ele geçirilmesini müteakip başlayan görüşmeler sırasında Yunanlılar, General Trikopis'e karşılık ellerinde esir bulunan  Albay Cafer Tayyar'ı önerdiler.

Durum Mustafa Kemal Paşa'ya iletildi.

Mustafa Kemal Paşa, bu takasa karşı çıktı.

O, Albay Cafer Tayyar'in yerine, İzmir civarında Yunanlılar tarafından esir edilen ve halen Atina'da esir bulunan Jandarma Yüzbaşı Mumin'i istiyordu.

Mustafa Kemal Paşa'nın bu önerisi, hem Yüzbaşı Mumin'i tanıyanlarda hem de tanımayanlarda şaşkınlıkla karşılandı.

Tanımayanlar Yunan Küçük Asya Orduları Komutanı bir General ile bir Yüzbaşının takas istemine bir anlam veremediler.

Yüzbaşı Mumin'i İzmir'den tanıyanlar ise şaşkınlık içindeydiler. Mustafa Kemal Paşa'nın bir vatan hainine sahip çıkmasını anlayamıyorlardı.

Esasen, Mustafa Kemal Paşa dışında kimse Yüzbaşı Mumin'in ne yaptığını, asıl kimliğinin ne olduğunu bilmiyordu.

Ne yazık ki, günümüzde de, Yüzbaşı Mumin'i tanıyan ve bilen çok az kişi vardır.. Yayınlanmış biyografisi, hakkinda yazılmış bir kitap veya ayrıntılı bir çalışma maalesef yoktur. Derlenmiş olan son derece kısıtlı bilgileri kısaca aktaralım.

Mumin'in Kafkaslar’ da yapılan muharebelerde teğmen, Çanakkale Muharebelerinde de üsteğmen olarak görev aldığı biliniyor.

O, işgali sırasında bulunduğu İzmir'den Ankara'ya Mustafa Kemal Paşa'nın yanına gitmek istemiş, ancak bizzat Mustafa Kemal Paşa, çok iyi Rumca bildiği için, onun İzmir'de kalarak kendisinin gözü kulağı olmasını istemişti.

Yunanlıların Ege ve İç Anadolu'daki askerî harekâtlarının bilinmesi halinde, Millî Mücadele’nin şansı daha artacaktı.

Mumin de, subay kıyafetini çıkarmış, batılılar gibi giyinmiş, (kendi arkadaşlarının nefret dolu bakışları altında) bütün gün Yunan subayları arasında gezinmiş, dostluk kurmuş ve onlardan aldığı bilgileri çeşitli yollarla Ankara'ya ulaştırmıştı.

Durumu bilmeyen arkadaşları için o artık , bütün zamanını işgal subayları arasında sarhoş bir şekilde geçiren, yüzsüz, yardakcı,  işbirlikçi kısacası"Gâvur Mumin" olmuştu.

Araştırmacı- Yazar Naci Sadullah Dagnis, onun küçük bir deftere not ettiğini ileri sürdüğü anılarında şunları açıkladığını yazmıştır...

"İşgal kuvvetleri subayları ile sıkı ilişkilerim göze batınca bana 'Gâvur Mumîn' dediler...Gâvur... Yani 'Kâfir'!..Yani 'Hain' Mumîn!... O zamanlar benim için böyle bir karara varanlara kin ve öfke duymuş değilim. Onları haklı buluyorum. Öyle ya!.. Herkesin ölüm kalım kavgası yaptığı bir sırada ordu saflarında çarpışacağıma, başımda gâvur şapkası ile dolaşıyordum. Düşmanla sarmaş dolaş yaşayan bir haine, namussuz bir kavga kaçağına ben de olsam, kin dolu gözlerle bakardım. Kurtuluşu için ölesiye, öldüresiye dövüştüğüm İzmir'de yüzüme bile tükürenler oldu. İtiraf edeyim ki o tükürükler, çarpıştığım cephelerde yediğim kurşunlardan daha ziyade acı ve ızdırap verdi bana...

Ama ne yapayım ki, o sıralarda içinde bulunduğum durum ve şartlar gerçekteki durumu açıklamama engeldi. Ölmekten değilde, bir tek şeyden korkuyordum: Gerçeği anlatamadan ölmek ve tarihe bir vatan haini olarak geçmek..."

Attila İlhan'ın Gâvur Mumin ile ilgili tespitlerini hatırlatmakta da yarar var...

"...Ben o zamanlar İzmir'de gazetecilik yapıyor, Demokrat İzmir Gazetesini yönetiyordum. Bir yazarımız vardı. Adı Dagnis. Asıl ismi bu değildi ama bütün İzmir onu Dagnis adıyla tanırdı.Asıl adı Naci Sadullah Beydir ve Türk Basınınının çok önemli yazarlarından biridir. Aslen Izmirliydi. Gazetede ki makaleleri dışında 'bir tefrika var, onu koyar mısın?' dedi...Tefrika nedir? dedim.

' Yunan işgali sırasındaki bir Türk zabitinin hikayesi' dedi.

Nasıl bir hikaye bu deyip okuduğumda dehşete düştüm.

Olayin ismi 'Gavur Mumin'di.

Gavur Mumin kim?

Bildiğiniz gibi 15 Mayıs'ta limana çıkan Yunan güçleri önce o zaman Konak İskelesi civarinda olan Sarıkışla'ya girmişler. Oradaki bütün zabitleri çıkarıp dipçikle, tekmeyle Kordon boyunca 'Yaşa Venizelos' diye bağırtmaya çalışmışlardır. Hatta bağırmamakta direnen Miralay Süleyman Fethi Bey öldürülmüştü. İşte onların arasında da bir genç zabit var. Adı Mumin. Mumin bir müddet sonra kapatıldığı yerden kaçmayı başarıyor. Ve onun Ankara'ya iltihakını bekliyorsunuz.

- Hayır, Ankara'ya iltihak etmiyor.

- Kime iltihak ediyor? Yunanlılara iltihak ediyor.

- Yunanlılara iltihak edip ne yapıyor?

- İlk önce fesi çıkarıp şapkayı giyiyor. Arkasından çok iyi Rumca bildiği için Rum çevreleri ile düşüp kalkmaya başlıyor. Ona çok itibar ediyorlar. Sosyeteye katılıyor. Rumlarla o kadar yakınlaşıyor ki, neticede o zaman ki Yunanistan'in İyonya Valisi (yani bu tarafların valisi) Istriyadis onu yanına alıp bir görev öneriyor.

Önerdiği görev, bir Türk için dehşet verici bir görev.

Yunan istihbaratında çalışmasını istiyor. Gavur Mumin bunu gözünü kırpmadan kabul ediyor. Kabul ettiği bu esas üzerine, Yunan istihbaratının kimliği verilmiş hatta numarası konmuştur. Ve o da bu sayede bütün Ege bölgesinde dolaşıp Efelerin köylülerin örgütlemeye çalıştıkları hareketleri Yunan istihbaratına bildirmiştir.

Bu da kaderin bir görüntüsüdür demeyin. Çünkü Yunan istihbaratı Gavur Mumin Bey'i sokağın ortasında tutukluyor.

Gavur Mumin Bey'in tutuklanma sebebi, Ankara hesabına çalışmasıdır.

Meğerse, Gavur Mumin Bey kendisini onların adamı, iyi Rumca bilen, Yunan işgalinden yana bir Türk gibi tanıtarak bir Türk Zabitinin yapacağını yapmış, etraftaki dolaşmaları sırasında elde ettiği bütün bilgileri Ankara'ya istihbarat teşkilatına bildirmiş...

Tabii bunun üzerine derhal Yunan Divanı Harbine verilip ömür boyu hapse mahkum edilmiş ve adalardan birine sürülmüştür.

- O zaman bir soru...Peki, Yunanlılar bunu nasıl öğrenmişlerdir?

- O zaman utanç verici bir cevap.

Çünkü Türk Mim teşkilatı içinde çalışan bir Giritli Türk,  Yunan İstihbaratının ajanıdır ve onlara durumu o bildirmiştir. Tabii o daha sonra kurşuna dizilmiştir. O ayrı bir hikaye...

Gavur Mumin Bey bir Türk Zabitinin neler yapabileceğini gösterir.

Öteki hikaye ki, benim ailemin iftihar ettiği bir olaydır, sıradan bir Türk ailesinin böyle bir durum karşısında nasıl direnmek istediğini ve direndiğini gösterir."

Mumin, Yunanlıların Büyük Taarruz öncesinde, durumu anlamasıyla yakalandı veya esir alınarak Atina'ya götürüldü.

Katlanması çok zor esaret günleri geçiriyor, baskı ve işkence dolu günler yaşıyordu.

Mustafa Kemal Paşa durumu öğrenmişti; Yunan kuvvetleri denize dökülür dökülmez ilk işi, Yüzbaşi Mumin'i geri istemek oldu. Esir takası konusundaki görüşmeler çok çetin geçti.

Mustafa Kemal Paşa, Yunanlıların Albay Cafer Tayyar'ın yerine istedikleri Yunan Küçük Asya Orduları Komutanı General Trikopis'in yerine Yunan 11 nci Tumen Komutanı General Kladas'in değiş tokuşunu kabul etti.

Diğer Generaller hakkındaki görüşmeler bir seneye yakın sürdü.

Mustafa Kemal Paşa, Yunan Küçük Asya Orduları Komutanı General Trikopis, General Dmarras ve General Digennis'e karşı sadece Jandarma Yüzbaşı Mumin'i istiyordu.

Mustafa Kemal Paşa'nin gözünde, Yüzbaşı Mumin Yunan ordusunun başkomutanından daha kıymetliydi. Sonunda bu takas kabul edildi.

General Trikupis diğer Generaller Yunanistan'da büyük törenle karşılanırken, Jandarma Yüzbaşı Mumin, sessiz sedasız esaretten geldi ve doğru Ankara'ya gitti.

Kurtuluş savaşı sonrasında Albaylığa kadar yükseldi. Van Mıntıka Komutanlığı yaptı. Muhsine adında bir nişanlısı vardı... Araya hep savaş, hep görev girmişti, bir türlü evlenemedi.

Yeğeni Galatasaraylı Lütfü Aksoy'un milli takıma seçildiğinde son derece duygulandığı söylenir.

Hatıralarını yayınlamadan İzmir'de vefat etti.

Ölüm ilâni 25 Ocak 1948 tarihli Demokrat Gazetesi'nde yayınlandı.

Türk tarihinin altın sayfaları arasında çok seçkin bir yeri olması gereken kahramanlardan olan Mumin Aksoy( namı diğer Gâvur Mumin), şüphesiz yaptıklarıyla tanınmayı ve hatırlanmayı hak ediyor."   KAHRAMAN ECDADIMIZ (E)JANDARMA ALBAY MÜMİN AKSOY'UN YİĞİT RUHU ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM...

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.