“Mal da yalan mülk de yalan”
11 Mayıs 2020, Pazartesi 09:29Şunu unutmamak lazım, ister az yaşa, ister çok yaşa, bir gün mutlaka kabir kapısına varacaksın. Biriktirdiğin, hırs ile çoğalttığın ve bir avucunu bile bir Müslümana vermeden kıskandığın malın ve servetin bile seni kurtaramayacak. Ancak varsa biraz imanın, itikadın, ibadetin, hayır ve hasenatın az da olsa onlar sana bir nebzecik olsun yardımcı olacak. Bu yalan dünyada ne malına güven, ne mülküne güven, ne gücüne güven, ne servetine güven ve nede emrinde çalıştırdığın onca kişiye güven. Sende kabir kapısına benle aynı kefeni giyeceksin.
Bazen rahmetli babama son dönemlerinde takılır şaka yapardım. Dönemin namı değer Şevket hocası idi sayılan, sevilen ve itibar gören birisi idi. Bir gün bana dedi ki, “ oğlum ben sen olamam da sen ben olursun” gerçekten de çok haklı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Şimdiki gençlerde belki aynen benim gençliğimde düşündüklerimi düşünüyorlar veya daha fazlasını düşünüyorlardır. Hiç yaşlanmayacak ve dünyayı kucaklayarak içine almak için gayret sarf ediyorlardır. Sanki dünyayı versen doymayan arzu ve istekleri vardır.
Bakarmısınız dünyanın nasılda gelip geçici olduğunu ve bir saniyelik kıymetinin olmadığını şu korona döneminde herhalde anlamışızdır. Dünyayı elde etmeyi bırakarak, kimseye muhtaç olmadan yaşamayı düşünerek biraz olsun ahiretimiz için çalışmamız gerektiğini düşünüyorum.
Yunus Emre bu yalan dünyayı ne güzel anlatmış.
Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi.
Mal da yalan mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan.
Asırlar öncesinden teşhisi koymuş. Yalan dünyaya o kadar kapılmışız ki gerçek sahibi kim? Biz ne yapıyoruz burada? Ne için geldik buraya? Sormak aklımızın ucundan geçmiyor. Dünya nimetleri gözümüzü o kadar kör etmiş ki sanki hiç gitmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. Para, pul, şan, şöhret hepsi yalan bir kandırmaca. Başına bir iş gelmeden anlamıyor bunu insanoğlu. Açın gözünüzü diyor Yunus Emre açın ki sadece oyalanmayın burada hakikati görün diyor, uyarıyor.
Elbette dünya için de çalışıp ayakta durmaya çalışacağız. Ama bu kadar hırs ve aç gözlülükle bize verilen bu emanet vücudu her saat ve dakika dünya için harcamayacağız. Yarısını olsun ahiret için ne kadar kişi harcıyor?
Bir zamanlar hafızlığa çalışırken bir tanıdık babası son dönemlerini yaşarken iki arkadaşı babasına Kuran okumamız için bizi götürdü. Zengin olan ve hali vakti yerinde olan bu amcamız bize dedi ki, “ çocuklar her şey boşmuş, bu kadar dünya için çalışacağıma birazda ahiretime çalışsaydım. Hani ne götürüyorum, bana ne faydaları var? Kimse mezarına bir avuç dünyalık götürmüyor” demişti.
Hakikaten ne kadar bildiğimiz ve tanıdığımız varlıklı ve zengin insanlar kabre ne götürdüler? Kabre ne makam, ne mevki, ne şan, ne şöhret, ne mal, ne itibar ve dünyalık götürmüyorsunuz. Dört gün sonra unutulup gidiyorsunuz. Hayırsız evlatlarınız varsa mallarını bölüşürken birde aralarında kavga ederler. Hayırlıysa arkanızdan dua ve hayır verirler.
Bu nedenle dünyaya çalıştığımız kadar birazda ahiretimize çalışalım. Yunus Emre’nin şu sözleri ile konuyu bağlayalım.
“ sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”