VİRÜS BELASI
18 Haziran 2020, Perşembe 09:30Hayat rüzgara benzer her zaman aynı yöne esmez. Depremden yangından, sel felaketlerinden korkarken birde virüs salgını çıkıp tüm dünyayı etkisi altına aldı. Milyonlarca insan bir anda yok oldu. Faydasız bir hayat zaten erken ölümdür. Allah ölümünde hayırlısını versin. Virüs nedeniyle ölünce en yakını bile cenazede bulunmuyor. Bu durumda geride kalanda ömür boyu acı çekecek.
Gerçeklerin çöllenmiş sıcaklığından haberdar değildik. Gündüzlere yenileceğimiz vakit bir ömür uzakta idi. Virüs bizlere dünyanın yorulduğunu anımsattı. Binlerce insanın kaybı ile dünya rahatlayacak. Hayat rüzgarı hem eğriyi hem doğruyu etkiliyor. Doğru olan sarsılıyor ama yerinde kalıyor, eğri olanlar yıkılıyor.
Kabe’nin bu ana kadar boş kalması ne görüldü, ne duyuldu. İnsanlar evlerinde oturamaz oldu. Virüs nedeniyle sokağa çıkma yasağı getirildi.Bu nedenle sokaklar dinlendi. Bizlerde evde oturmanın zevkini tattık. Restoranlarda karın doyurma alışkanlıkları oluşmuştu, masalar tıklım tıklım dolduğu için oturacak yer bulunmuyordu. Şimdi restoranlarda dinleniyor halkımız önceden olduğu gibi mutfakta tenceresini kaynatmaya başladı. Bütçelerimizde de bir rahatlama oldu. Eğlence yerlerinde ömür tüketenler evlerinde de eğlenebileceklerini öğrendiler.
AVM’ler kapandı. Stokçular sayesinde zaten tezgahları boşalmıştı. İşlerinden çıkarılan insanlar yoksulluğun kuyusuna düştüler. Bizlerde sokağa çıkmayıp evde kalınca cezaevindeki vatandaşlarımızın acısına ortak olduk. Onların neler yaşadıklarını öğrendik.
Sadece ibadet saatinde açık kalan camilerimiz de kapatıldı. Gecenin bir yarısında yurtlarından çıkarılan talebelere üzülmemek mümkün değil. Acaba memleketlerine gidecek paraları var mı idi. Düşünülmedi.
Onların yerine dışardan gelen guruplar yerleştirildi. Virüs bize mahallelere onbin- beşbin kişilik cami yapılırken talebe yurtları ve hastanelerinde yapılması gerekli olduğunu öğretti. Yaptıracağımız binaların ihtiyacımıza gerekli olduğunu öğretti.
Zevke esir olan değil hakim olan mutlu oluyor. Müsrif insanların topluma düşman olduklarını anladık. Yiyecek bulamayan ve aç yatan insanlar varken, dökülen yemekleri israf edilen herşeyi düşünmeye başladık. Virüs azgın yaşantımıza karşı bizlere “durun” diye acı bir tokat attı. Kor ateş düştüğü yerde bir yanık izi bırakır. Hayat uğradığımız haksızlıklarla bizleri dener. Şu dünyada olan hiç bir şey nedensiz değildir. Şimdiki zaman penceresini açtığımızda geleceğin hemen bu pencerenin dışında durduğunu görürüz.
Kusurlarımız için tövbe etmeliyiz. Tövbe kalplerimize dikilen bir fidandır. Maskesiz sokağa çıkmama yasağı kondu ama halkımız kurallara uymuyor, mesafe yasağını boşveriyor, evlerimizde işyerlerinde kurallara uyarak virüs belasını defetmeye çalışacağız.
İşyerlerinin kapatılması ile pek çok vatandaşımız yoksul oldu. Onlarıda korumamız ve üzüntülerini paylaşmamız vatandaşlık görevimizdir. Düşene gülen acıyandan çoktur. Ne zengine borçlu olalım nede fakirden alacaklı olalım. Allah bütün insanları mutlu olmaları için yaratmıştır. Mutsuz oluyorsak kendi hatalarımız yüzündendir.
Kendi kendini mutluluğuna engel olmak da biz insanlar fevkalade becerikliyiz. Bu durumda duaya vakit ayıralım. Zor anlarda dayanmanın desteğidir. Allah var keder yok. Herşeye dayanmak zorundayız. Nefes almadıktan yeni açan bir çiçeğe dokunamadıktan sonra dünyanın sırlarını bilmenin ne anlamı var. Virüs bize çok şeyler getirdi. Bizdende çok şeyler götürdü.
Hepimize geçmiş olsun
Sevgilerimle.