AKSARAY’IN 1933 YILINDA VİLAYETLİKTEN DÜŞÜRÜLME KONUSU KABAK TADI VERMEDİ Mİ? (1)
06 Eylül 2024, Cuma 06:09Tarih dedikoduyla, tahminle, çağrışımlarla hele de ideolojik ön yargılarla yapılmaz. Buna dikkat etmeyenler için bilim adamı değil film adamı derler zaten. Aksaray’ın tarihî meselelerinden birisi Aksaray’ın 1933 yılında neden vilayetliğinin ilgasıdır. Elbette çok önemli bir konudur fakat belgeyle-bilgiyle yazılmış eserler ortadayken yanlışta ya da efsanede diretmenin manası var mıdır?
İstesek de istemesek de tarihle ilgili konularda herkes istediği gibi konuşur. Buna engel olmanın imkânı yoktur. Özellikle ülkemizde herkes tarihçidir ne hikmetse! Aksaray’ın 1933’teki ilgasına dair ne yorumlar duydum neler! Hepsini yazsam saçmalıkların daha çok duyulmasına sebep olabilirim o yüzden gülüp geçiyorum. Bu konuya ayrıca işin ehli olan pek çok kişinin ilgi duyduğunu, eldeki belgelere göre yorum yaptığını da biliyoruz. Ben de merak etmiştim ve on küsur yıl boyunca belge, bilgi peşinde koştum.
Devlet arşivinde konuyla ilgili belge yok denecek kadar azdır. TBMM Zabıt Ceridesine, arşiv belgelerine ve süreli yayınlara göre makale ve kitap yazdım. Yine de bu konuya nokta koyduğumu iddia edemiyorum. Yazdığım kitabın kapağında “bitmeyen tartışma” diye belirtmiştim. Aksaray’ın bu meselesi ne zaman tartışılır? Elbette yeni bir belge bulunursa tartışmaya açıktır. Yeni belgeye, bilgiye ulaşan kişi daha önceki yazılanları da değerlendirerek akademik bir yayın yapar. Yapmalıdır da!.. Bilimde son nokta ol(a)maz zaten. Fakat cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığıyla, birkaç kişiden duyulan bilgi kırıntısı bile olmayan tekrarlarla bu mesele tartışılmaz. Daha doğrusu böyle konuşanları kimse ciddiye almaz.
Ben yazdığım kitapta ve makalede belgeler ve Zabıt Ceridesindeki ifadedeler üzerinden hükümetin açıklamalarını değerlendirmekten başka bir şey yazmadım. Aksaray’da neredeyse herkes tarafından tekrar edilen yanlışı/kirli bilgiyi (Vehbi Çorakçı’nın Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı 1926’da İzmir’de düzenlenen suikast planına adının karıştığı iddia) bile insanların aklındaki soru işareti kalksın diye ciddiye alıp açıkladım.
1933 yılında Aksaray’la birlikte birçok şehir ilga edildi. Elbette bu karar mezkûr şehrin sakinlerini derinden etkilemiştir fakat Aksaraylılar çok daha fazla üzülmüştür. Aksaraylılar haklıdır. Mağdur edildikleri hakikattir. Zaten kitabımın sonuç kısmında şöyle yazmıştım:
“Aksaraylılar hükümetin verdiği bu ilga kararına aşırılığa kaçmadan tepki göstermişlerdir. Vilayetleri lağvedilen diğer vilayetlere bakıldığında itirazı net görülen Aksaray’dır. İstatistikî bilgilerle Aksaray’ın vilâyetlik sürecinde küçülmediği aksine büyüdüğü ortaya konulmuş; verilen ilga kararının mantıklı olmadığı izah edilmiştir.
Aslen Aksaraylı olmamakla birlikte vilayeti TBMM’de temsil eden Besim Atalay’ın mantık ve bilim çerçevesindeki konuşmaları, şair ve araştırmacı yazar Murat Sükutî Karaca’nın sitem dolu şiiri, Aksaraylıların tafsilatlı izahları işe yaramamıştır. Taptaze bir vilayet olan Aksaray’ın idarî statüsü alt kademeye indirilmiştir.”
"Aksaray’ın, 1933 yılında cezalandırıldığı söylenemez ama “inkişaf edemediği” gibi sebepler çok su götürür tartışma olduğundan; Azm-i Millî T.A.Ş., Halk İktisat Bankası, Çiftçi Kardeşler Kooperatifi gibi önemli işlere imza atmış şehirlinin ilga kararıyla mağdur edildiği söylenebilir".
Tüm bunlara rağmen Murat Sükûtî Karaca’nın şiirinden yola çıkıp meseleyi çözdüğünü düşünenler var. Tabi bilgisiz/emeksiz ahkam kesenden vergi alınmadığı için herkes hünerlerini gösteriyor! Mürekkep yaladığını iddia eden, tarafsız tarihçilik konusunda hiçbir gayreti olmayan bazıları Merhum Murat Sükûtî Karaca’nın şiirindeki ifadeleri “Sükûtî, şiirinde gerçeği söylüyor işte!” diyerek konuyla ilgili yapılan akademik çalışmaları görmezden geliyorlar. Şark kurnazlığı yaparak kendilerinden başkasının bilmediğini iddia ederek komik duruma düşüyorlar. Şimdi bu emeğe saygısızların iddialarını da cevaplayayım.!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.