APO, PKK'nın da eline silahı veren KCK'yı teslim etmeli
11 Mart 2025, Salı 06:00Kürdistan Topluluklar Birliği (kısaca KCK, Koma Civakên Kurdistanê) Abdullah Öcalan'ın teorize ettiği Demokratik Konfederalizm çerçevesinde kurulan çatı örgüttür. KCK bünyesinde güya Kürdistan'ın sırasıyla Türkiye, Suriye, İran ve Irak sınırları içinde kalan dört parçasını temsil eden Demokratik Konfederalist Siyasi Partiler olarak tanımlanan
Kürdistan İşçi Partisi (PKK-Türkiye),
Demokratik Birlik Partisi (PYD-Suriye),
Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK-İran) ve
Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK-Irak) bulunur.
KCK, yasama organı olarak kabul edilen Kongra-Gel'in 17 Mayıs 2005 tarihinde Orta Doğu ve Avrupa'dan 213 PKK üst düzey yöneticisinin katılımı ile kabul ettiği "KCK Sözleşmesi" ile kurulmuştur. Sözleşmede KCK, Toplumcu Demokratik Konfederal bir yapı olarak tanımlanmıştır. KCK sözleşmesinde örgütün en üst organı olarak başkanlık kurumu 11. maddede şu şekilde tanımlanmaktadır:
Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi Kurucusu ve Önderi, Abdullah Öcalan’dır. Ekolojiye ve cinsiyet özgürlüğüne dayalı demokrasinin felsefi, teorik ve stratejik kuramcısıdır. Her alanda bütün halkı temsil eden önderlik kurumudur. Kürdistan halkının özgür ve demokratik yaşamına ilişkin temel politikaları gözetir ve temel konulardaki en son karar merciidir. Kongra-Gel Genel Kurul kararlarının demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü devrim çizgisine uygunluğunu gözetir. Yürütme Konseyi Başkanını görevlendirir. Temel konulara ilişkin Yürütme Konseyi kararlarını onaylar.
Türkiye'de 2009 yılından bu yana zaman zaman KCK'ya yönelik çeşitli operasyonlar düzenlenmekte ve PKK ile verilen mücadelenin bir benzerini onlara karşıda yürütmektedir. Ne oldu da KCK artık dile getirilmez oldu? Adi bir cinayet olayında bile ‘’Sadece tetikçiye bakmakla olmaz, onun ardındaki güç belirlenmelidir, asıl onların açığa çıkarılması gereklidir.’’ diyen devlet aklı şimdi nerede? Tetikçi PKK ile vedalaşıp ardında duran devasa yapıyı yok mu sayacaksınız?
PKK'nın çatı örgütü KCK’nın, 24 Ekim'deki açıklamasında, İmralı görüşmesine izin verilmesi olumlu karşılandı ama " Tecrit kalkmadan Öcalan'dan rol oynamasını beklemenin gerçekçi olmadığı" belirtilmişti. KCK, konuya böylece dahil olarak gelişmelerin içinde olduğunu ifade etmiş oldu. KCK'dan bundan sonra gelen açıklamalarda yine görüşmeler olumlu bulunmakla birlikte, iktidara yönelik eleştirel ton devam etti.
KCK Eş Başkanı Bese Hozat, 30 Aralık'taki açıklamasında, "Öcalan'ın ortaya koyduğu çözüm iradesinin arkasında olduklarını" söyledi, fakat "ortada bir çözüm ya da barış sürecinin söz konusu olmadığını" belirtti. 28 Ocak'taki açıklamasında Öcalan için "Yapacağı çağrının bir meşruiyeti tecrit koşullarında olabilir mi?" cümlesini kullanması da dikkat çekici bulundu. En önemli açıklamalardan biri, 12 Şubat'ta geldi. "Türkiye toplumu korkmasın" ifadesi kullanıldıktan sonra, "Öcalan ve Kürtlerin Türkiye'yi bölmeyeceği" ifade edildi.
Şimdi bize de bir ‘’ALLAH RAZI OLSUN!’’ demek düşer. Bakın bölmeyeceğiz diyorlar. Daha ne isteriz?
KCK’yı bir ahtapot olarak düşünün. Ahtapotun kaç kolu var? Sekiz tane. Birini kesseniz, ahtapot ölmüş mü olur?
KCK’nın da lideri olan APO, neden tüm yapıyı fesh etmedi? Sadece bir kolu feda etti. O kol olmasa ahtapot hedefine gidemez mi? Sadece o bir kol için bir de SİYASİ ve HUKUKİ düzenlemeler isteniyor değil mi? Eski başbakan Binali durur mu hiç? Hemen heybedeki turpun birini ağzından kaçırıverdi! ‘’Bu topraklarda KÜRTLER, SÜRYANİLER, ABAZALAR, ÇERKESLER, GÜRCÜLER, ARNAVUTLAR da yaşıyorlar. Anayasadaki vatandaşlık tanımını gözden geçirelim. Yerel yönetimlerde yetki devri yapalım.’’
Bence az saymışsınız. Beş milyon Suriyeli, bir milyon Afgan, Afrikalı vb. insanları da saymak gerekmez mi?
Cumhuriyetimizin kuruluş döneminde bu durum Atatürk’e de sorulmuştu, O şöyle dedi. ‘’Kürtlük, Çerkeslik ve hatta Lazlık, Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar birkaç düşman aleti mürteciden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır. Çünkü bu millet fertleri de umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunmaktadır.’’
Ahtapotun Suriye kolu YPG ‘’Çağrı bana yapılmadı.’’ dedi ve yoluna devam etti. Netanyahu hemen açıklama yaptı. ‘’YPG ye destek vereceğiz.’’ YPG ise ‘’Desteğinize açığız.’’ diye mesaj gönderdi. Sanki bugüne kadar ortak hareket etmiyorlarmış gibi. Herkes rolünü çok güzel oynuyor.
Kurtlar Vadisi vb. dizi tutkunu birçok kardeşimiz de tiyatroyu beğenerek seyretmekte. Yakın da PKK kendini fesh edecekmiş! Silahlarını acaba nereye verecek vb. güya çok kritik durumlar var. Sonuç olarak gerçekten ahtapotun sadece bir kolunu almak için mi çırpınıyoruz? O kolunu Mehmetçik zaten kullanamaz hale getirdi. Bizim derdimiz ‘’Ahtapotun yok edilmesi.’’ Olmalı. Siz ‘’Terörsüz Türkiye ‘’ istiyorsanız ağlarınızı sağlam atın ve ahtapotu yakalayın. Ya da APO’ dan ahtapotu vermesini isteyin. Veremiyorsa bir kolu zaten yıllardır avucumuzun içinde.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.