ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

TÜRK MİLLETİNİN YAŞAMASI İÇİN KENDİ YAŞAMLARINI FEDA EDEN   AZİZ ŞÜHEDANIN ANISINA 

15 Ocak 2024, Pazartesi 09:08

PKK Terör Örgütü'nün  son 1 ay içerisinde 3 kez Irak Kuzeyindeki Zap, Metina Gara kamp bölgeleri yakınında konuşlanmış üs bölgelerimize sızdığı ve saldırı düzenledikleri,  21 şehit, 13 yaralı vermemize neden oldukları haberleri izledik ve yüreklerimiz dağlandı. Şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize şifalar ve başta acılı aileleri olmak üzere milletimize sabırlar diliyorum. Elbette saldırıya gelenlerin bir çoğu gebertildi. Sonrasında yapılan hava harekatları ile de bir çok hedef yok edildi. Terörle mücadele edilirken şehit ve yaralı verilmesi elbette kaçınılmaz olarak yaşanacaktır. Ancak son dönmelerde yüzlerce teröristin öldürüldüğü çatışmalarda bile bu kadar zayiat verilmezken, neden bu durumun yaşandığı iyi etüt edilmeli ve bir daha yaşanmaması için tedbir alınmalıdır. Irak kuzeyindeki o kamp bölgelerinin bir çoğuna girmiş, o arazide günlerce operasyon yapmış ve o arazide Mehmetçikleri ile gün ve gecelerce mevzilenerek terörist saldırılarına karşı koymuş biri olarak naçizane fikirlerimi ifade etmek isterim. 

Türkiye’nin terörle mücadelesi hemen hemen herkesin üzerinde hemfikir olacağı gibi çok iyi bir noktaya geldi. Özellikle yerli ve milli İHA / SİHA’ların devreye girmesi, savunma sanayimizin diğer meyvelerinin kullanılıyor olması, terörle mücadelede siyasi kararlılık gösterilerek  MİT, TSK, Jandarma ve Polis'in uyum içinde çalışmasının sağlanması gibi çok farklı gelişmeler bir araya gelince, mücadele başka bir noktaya evrildi. Ülke içerisinde terörist sayısı giderek azaldı. Yok denecek sayılara düştü. Örgüte yeni katılımlarda  yok denecek düzeye indi.  Irak  ve Suriye de sözde üst düzey yönetici durumdaki teröristler teker teker avlandı. Diğerleri kafalarını dışarı çıkartamaz hale geldi. İşte tam da böyle bir ortamda PKK’nın ''Biz varız, eylem yapma gücümüz de devam etmektedir!'' diyebilmek adına birtakım ‘FARKLI’ denemelerini görmeye başladık. Bu denemeleri de yapamaz ise kendisini besleyenlerin nasıl işine yarayacaktı ki? 

Uçaklar ve TIR'lar dolusu askeri malzeme gönderen ABD başta olmak üzere İsrail, Fransa gibi ülke yöneticilerinin  ve o ülkelerin istihbarat örgütlerinin desteğini bilmeyen yok. Şaşırıyor muyuz? Elbette hayır!   

FARKLI  uygulama arayışları 2018 de başlamıştı. Haber ajansları pek de alışık olmadığımız türden bir saldırı ile ilgili haberleri servis etti. Ağustos 2018'de Irak kuzeyindeki sınır hattı ve ilerisindeki  askeri üslerimize model uçaklarla (sabit kanatlı drone) saldırı haberlerini duyduk. Aynı saldırıyı yurtiçinde ilk kez10 Kasım 2018 günü Şırnak'ta denediler. Verilen bilgilere göre o gün Atatürk'ü anma töreni sırasında Şırnak Valiliği ile Şırnak  Sınır Tümen Komutanlığı'na, PKK terör örgütüne ait uçan cisimlerle saldırı yapılmıştı. Cisimlerin ikisi vurularak düşürülmüş, diğerleri ise sinyal kesiciler vasıtasıyla patlamayacak şekilde yere inmesi sağlanmıştı. ( O gün Şırnak genelinde 8 adet drone düşmüş / düşürülmüştü.) 

 Örgüt bu malzemelere nasıl sahip oldu, kullanma kabiliyetine nasıl ulaştı?  (O dönemde teslim olan örgüt mensupları, ABD ve Fransa başta olmak üzere Suriye’deki koalisyon güçlerinin bazı kamplarda drone/model uçak yapımı ve kullanımı eğitimi verdiğini anlattı.)  Tutunacak dalı kalmayan örgüt, paramotor, drone ve model uçaklarla  kritik noktaları hedef alarak saldırı yapmaya ve eylem gücü bulunduğunu ispat etmeye çalıştı,  kendine yeni bir çıkış yolu aradı. Üyelerine ve sempatizanlarına, destekçilerine ''Ben hala güçlüyüm!'' mesajı vermeliydi. İHA ve SİHA'larımızın 24 saat kesintisiz havadan gözetleme yapıyor hale gelmesi ve tespit edilen hedefleri anında yok ediyor olması sayesinde kafalarını mağaralardan, inlerden çıkartamayacak hale gelen örgütün bu şekildeki saldırılarını uzmanlar, ‘asimetrik bir cevap verme isteği’ olarak nitelendirdi. Silahlı saldırı gücü gittikçe azalan  örgüt böyle bir kabiliyeti kazanma yoluna girmişti.  Yabancı ülke istihbarat örgütlerinin devreye girdiği zaten anlaşılıyordu. Demek ki, söz konusu istihbarat örgütleri hem malzeme temininde hem de teröristlerin eğitiminde büyük rol oynuyorlardı. 

İlk olayların ardından; 01 Ocak 2019'da,  Şırnak'ın Cizre ve Silopi ilçelerindeki jandarma birliklerine, sonra 20 Ağustos 2020'de, Kuzey Irak'ta bulunan bir  askeri üssümüze, 07 Nisan 2021'de Suriye - Afrin'de ki birliklerimize, 11 Mayıs 2021'de Kuzey Irak'ın Metina bölgesine, 19 Mayıs 2021’de, Diyarbakır Ana Jet Üssü'ne, iki gün sonra ise Batman'da SİHA üssü olarak da bilinen İnsansız Uçak Sistemleri Üs Komutanlığına saldırı girişimi yapıldı. Aynı gün Şırnak'taki 23. Piyade Tümen Komutanlığına da bir  drone saldırısı yapıldığı duyuldu. Helikopter pistini hedef alan bu saldırıda 3 metre kanat açıklığı olan bir model uçak kullanılmıştı. Son olarak 21 Haziran 2021 günü, Kuzey Irak'ta Hakurk bölgesinde, bölücü terör örgütü PKK tarafından bombalı drone ile saldırı gerçekleştirildi. Drone ile havadan atılan bombayı fark eden P. Uzm. Cvş. Y. Yayla, diğer silah arkadaşları zarar görmesin diye büyük bir kahramanlık örneği gösterip patlayıcıyı etkisiz hale getirmeye çalışırken  bacağından yaralandı. Diğer silah arkadaşları ise zarar görmedi. 

PKK  Terör Örgütü,  içinde bulunduğu çaresizlik ve acziyet nedeniyle drone saldırılarını yaygınlaştırmayı ve bunu şehirlere de yaymayı planlamaktaydı. İHA ve SİHA'larımızın etkinliğinin artmasının ardından arazide rahat hareket edemediği için riski daha az bu tür eylemlere yönelmekte ve akıl hocaları da bunu teşvik etmekteydi.  Hatta bu vasıtaları orman yangınları çıkartmak için ve Adana-Mersin'de ekonomik potansiyeli yüksek tesislerimizi imha için de kullandılar.(Türkiye karşıtlığıyla bilinen Amerikalı neocon yazar Michael Rubin de PKK'nın drone saldırılarına ağırlık vereceğini öne sürdü.)  Son İstihbarat raporlarında ''yüksek teknolojiye sahip''drone arayışı içinde oldukları ifade edilmektedir. 

Bu tür saldırılar için bizim hazırlık durumumuz neydi? Şu ana kadar istedikleri başarıyı sağlayamadıklarına göre demek ki çok iyi durumdaydık. Türkiye'de İHA-Drone saldırılarına karşı ilk önce İHASAVAR türü sırtta taşınabilen ya da sabit üslerde kullanılabilen sistemler kullandı. Böylece model uçak ile onu yöneten operatör arasındaki iletişime müdahale ediliyordu. Türkiye’nin bu konudaki savunma taktiğini kendince tespit eden PKK terör örgütü, aradan geçen zaman içinde otonom sistemlere geçmiş ve uydu kontrollü model uçak/drone ile saldırmayı denemişti. Ama yine bizi hazırlıksız yakalayamadılar ve  başarısız oldular. Çünkü geliştirilen Yeni Sistem İHASAVAR'larımız devreye girmişti. Teknolojik yeniliklerin getirdiği her türlü riskleri de takip eden savunma sanayimiz  imkanlarını her geçen gün daha ileriye taşıdı. (Libya’da Hafter güçlerine destek olması için Birleşik Arap Emirlikleri tarafından kullanılan Çin yapımı WingLoong 2 tipi SİHA, ASELSAN yapımı 50 kw güç üreten lazer silahı tarafından vurulup düşürüldü. Bu haberi 12 Ağustos 2019 tarihinde, global bir savunma haberleri sitesi olan ArmyRecognition verdi. Bu gelişmeyi “Dünya savaş tarihinde bir ilk” diye duyurdular.) 

 Su uyur, düşman uyumaz. Çabalarımızın artırılarak devamı ile çok iyi sonuçlar alacağımıza canı gönülden inanıyorum. Terör örgütlerinin İHA ile saldırıları askeri birlikler veya onlarca korunan karakol, üs bölgesi, havaalanı vb. yerlere yapıldığı müddetçe başarı şansları olmayacaktır. Çünkü karşılarında çok iyi donanım ve eğitime sahip Mehmetçik bulunmaktadır. Ancak, maddi ve manevi yıkımlara, can kayıplarına neden olacak sivil hedeflere saldırmaları işin boyutlarını değiştirebilir. Hiç bir ahlaki, insani değer taşımayan PKK, DEAŞ gibi terör örgütleri kendilerini önemli bir güç olarak gösterebilmek için her türlü alçaklığı yapabilirler.  

DEVAM EDECEK

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.